‘Bir Gece Masalı’nın ‘Süreyya’sı Özlem Türkad: Süreyya’nın rengine kapıldım
Atv'de yayınlanan 'Bir Gece Masalı' dizisinde rol alan Özlem Türkad ile bir araya geldik. Dizide kocasını kaybettikten sonra onun yokluğunu kabullenemeyen Süreyya karakterini canlandıran oyuncu, hem rolüyle hem de rol arkadaşlarıyla ilgili samimi açıklamalar yaptı. "Keşke Süreyya gibi 'Aman boşver' deyip vurdumduymaz olabilsem" diyen Türkad, "Sette şükrettiğim bir ortam var. Burak ve Yazgıcı'ya çok hayranım" diyerek Burak Deniz ve Su Burcu Yazgı Coşkun'dan övgüyle bahsetti.
Tabii ki, diziye ilk okey diyenlerden biriyim. Menajerim sevgili Nimetçiğimle beraber o arada 5-6 senaryo okumuş ve reddetmiş durumdaydık. Bu iş geldiğinde rol çok ilgimi çekti açıkçası. Daha önce oynamadığım, değişik bir renkteydi. Süreyya'nın rengine kapıldım diyebilirim.
Şöyle, yası kaldıramamış ve kendini gerçekliğe kapatmış bir kadın. Kocası ölmemiş gibi davranıyor. Akıl hastalığı yok herhangi bir teşhisi yok, fakat kocasının katilini biliyor olmasına rağmen durumu kabul etmiyor.
Evet, bilimsel olarak böyle tanılar var. Araştırdım, çok kitap okudum. Kendi terapistimle uzun uzun sohbet ettim. Çok klişeye düşmek kolaydır bu tip rollerde. Deli gibi oynamak, kötüyü kötü oynamak, abartarak oynamak kolaydır. Bıçak sırtı rollerdir. Mümkün mertebe bunu doğala ve gerçeğe yaklaştırabilmek için çok bilgi edindim, çok çalıştım. Süreyya bu şekilde çıktı. Çok seviyorum kendisini.
SÜREYYA GİBİ OLMAK İSTERDİM
Evet, Süreyya'yı çok seviyor herkes. Tabii ki sever çünkü o kadar entrikanın kaosun içinde saf, pür ve iyiniyetli kalabilen tek pozitif karakter O. Evin içinde de sevilen bir karakter. Aklında ne varsa çat diye söyleyebilen bir karakter. En negatif şeyde bile 'Aman boşver' deyip hayatına devam edebiliyor. Şalterleri indirmek hayatını kolaylaştırıyor.
Çok isterdim Süreyya gibi şalterleri indirebilmeyi, vurdumduymaz olmayı. Ama maalesef ben biraz düşünceli biriyim. Yaşadığım yerin, ülkenin, coğrafyanın sorunlarıyla birlikte bana değen değmeyen, duyduğum bildiğim öğrendiğim her şeyin yükleriyle yaşıyorum.
Evet, kendi karakterimden bağımsız hikâye de çok hoşuma gitti. Çalışacağını ön görmüştüm. Bu işin yüzde 80'i doğru cast. Bizim işimiz de; başrollerden diğer karakterlere kadar çok doğru oyunculara emanet edildi.
Hiç takip etmiyorum. Sektörün nasıl döndüğünün tabii ki farkındayım ama ben oyuncu olarak üzerime düşen vazifeyi en iyi şekilde çalışıp yerine getirdikten sonrasının gerçekten benimle ilgisi yok. Ama reyting iyi gelirse çok mutlu olurum tabii ki.
Daha öne Deniz Gürkan'la beraber çalışmıştık. Onun dışında herkesle ilk defa çalışıyorum. Yatıp kalkıp şükrettiğim bir ortamımız var. Herkesi çok seviyorum. Burakcığıma, Yazgıcığıma çok hayranım. Rüçhan ablacım, Yıldız ablacım, Kenan abiciğim, zaten onlar bizi sardı sarmaladı. Ortak bir auro oluştu. Dışarıda bile görüşüp çay kahve içiyoruz. Sette doyamıyoruz birbirimize.
Aralarındaki yaş farkıyla ilgili baştan beri söylenen hiçbir şeyi çok dikkate almadım açıkçası. Esas mesele kimya. Yazgı'nın bir önceki işi 'Kardeşlerim'deki liseli hali akılda kaldığı için o hafıza tazeleniyor oysa Yazgı çok hoş bir genç kadın. Yazgı bence o algıyı bu rolle kırdı. Oyunculuğu yanlış anlamaktan kaynaklanan bazı genç arkadaşlarda ego oluşuyor ya, öyle bir şeyle karşılaşacağım endişesiyle başladım bu işe aslında. Ama çok şükür hiç öyle olmadı. Tam tersine ne Burak da ne Yazgı da ikisinde de öyle bir şey yok. Sahneyi beraber konuşup öneri almaya açıklar. Özellikle Burak'la daha fazla sahnem olduğu için, ben de onlardan çok şey öğreniyorum.
Süreyya Mahir'i öyle bir yere koymuş ki hayatında, kocasını kaybettikten sonra her şeyi Mahir olmuş. Dünya Mahir'in etrafında dönüyor gibi. İlk bölümde kavga ettikleri bir sahne var Burak'la. Bizim beraber çektiğimiz ilk sahne o ve zor bir sahneydi. O zor sahneden başlamak karaktere nasıl yaklaşacağımızı öğretti bize.
Ben onların sahnelerini izlerken, birbirine aşık iki genç görüyorum. Terminolojileri de oturdu. Sadece laflarını söylemiyorlar, birbirlerini tamamlıyorlar. Aralarındaki ilişki naturel bir yere evrildi ki, düşman iki ailenin çocukları olmasına rağmen seyirciye ulaşılmaz gelmiyor. Onların sahnelerini gülümseyerek seyrediyorum.
ŞÖHRET DEDİĞİN ŞEY AMBALAJ
Çok şükür ben öyleleriyle karşılaşmadım. Kötülerle hiç karşılaşmadım. Yukarıdan bir torpilim var galiba. Ama çok duyuyorum etrafta. Emek harcamadığınız her şey kıymetsizdir, oyunculuk da öyledir. Mesleğimiz sadece kamera karşısında durup derin derin bakmaktan ibaret değil. Bir karakter oluşturmak için uzun uzun çalışmak gerekiyor ya, bazen bu etapları atlayıp sadece işi yapmaya geldiğinde sıkıntı oluyor bence. Ün, şan, şöhret dediğiniz şey bu işin ambalajı. Paketi açtığınızda karşılaştığınız şey önemli.
Bu işimin bir parçası ama hiçbir zaman hayatımda öne çıkmasına izin vermedim, vermem. Pazara da giderim, toplu taşımaya da binerim. Çok ünlüyüm duygusunu taşımadan yapıyorum işimi.
Serzeniş demeyelim ama yapımcıların ve yönetmenlerin daha hayalperest ve cesur olmalarını isterim açıkçası. Bir sürü ön koşul var. Daha ünlü olsun, daha güzel olsun. Bir de şimdi takipçi sayısı eklendi bunlara. Sonuçta bizim dışımızda gelişen bir durum bu. Ben bir oyuncu olarak her rolü oynamayı çok isterim tabi ki. Tiyatroda kariyerimde 5 ödülün tamamı Bernarda Alba'nın Evi oyunundan ve orada oynadığım karakter hiç de sevimli değildi. Dolayısıyla farklı roller önüme gelse yaparım.
35 KİLO BİRDEN VERDİM
Haber Kaynak : SABAH.COM.TR
"Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır."